top of page

Mükemmeliyetçiliğin temelinde korku vardır.

  • Yazarın fotoğrafı: Gozde Nur Sahin
    Gozde Nur Sahin
  • 7 Oca 2019
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Şub 2021


Mükemmeliyetçiliğin temelinde korku vardır. Peki, bu neyin korkusudur?

- İnsanların gözündeki değeri kaybetme korkusu, “yeterince” sevilmeme korkusu, reddedilme korkusu…

- Kaygılı çocuklar genellikle mükemmele ulaşmadıkları zaman ebeveynlerinin onları eskisi kadar sevmeyeceğini düşünüyorlar. Onlara bunun gerçek olmadığını hissettirin. Özellikle okulöncesi dönemde ve 1. ve 2. sınıfta performans kaygısının temelleri atılır. Bu dönemlerde çocuğunuzun ödevi, sınavı ya da herhangi bir performansı ile ilgili yapacağınız yorumlar onların ya kendine güvenli bir şekilde ilerlemelerini sağlar ya da kaygı içinde güvensiz bir akademik hayatla baş etmek zorunda bırakır.



Çocuklar mükemmeliyetçi mi doğar? Bazıları evet... Bazıları ise bunu ebeveynlerinden öğrenir.



“Övmek çocuğun özgüvenini arttırır.” HAYIR! Gereksiz övgü kaygıya neden olur.

Kişiliğe değil; performansa, davranışa övgü yapılmalı.

Çünkü “Bir şeyi iyi yapmak sizi iyi bir kişiye dönüştürmez!”

Zeki olduğu için övülen çocuklar üstün konumlarını tehlikeye atmamak için sorumluluk almaya daha az yatkın olurlar.

Çocuklar çabaladıkları için övülürlerse, zor görevlerin üstesinden gelmeye daha azimli olurlar.


Faydalı övgü ve faydasız övgü örnekleri: Kişiyi değil, olayı ele alın!

Resmini annesine gösteren çocuk

- Yaptığın resim çok güzel görünüyor. Ö

- Sen iyi bir ressam olacaksın. (X)

Öğretmenine tebrik kartı hazırlayan çocuk

- Tebrik kartını çok beğendim. Çok hoş ve zarifti. Ö

- Sen daima çok düşünceli bir çocuksun. (X)

Şiir yazan çocuk

- Şiirin beni çok etkiledi. Beğendim. Ö

- Sen yaşına göre çok iyi bir şairsin. (X)

Odasını toplayan çocuk

- Odanı topladığın için teşekkür ederim, odan şimdi çok güzel görünüyor. Ö

- Sen bir meleksin! (X)


Anne baba tepkilerinin çocuğun dünyasındaki yansımaları:

“Annem bana ‘Biliyorum sen bunu bile beceremezsin ki zaten!’ diyor.”

“Babam benden utanacak.”

“Başarı 100 almak demektir çünkü tüm derslerim yüz olursa bana tablet bilgisayar alacaklar.”

“Ailemi en çok düşük notlarım üzer.”

“Sınavdan düşük not aldığımı duyunca babam bana aptal dedi.”

“Ben artık 100’lük bir çocuk değilmişim.”


Neler yapılabilir?

1) Kendi mükemmeliyetçi tutumlarınızın farkına varın. İşinizle ya da evinizle ilgili konular da siz de kendinize ve etrafınıza hata yapma şansı vermiyor musunuz?

2) Mükemmeliyetçi çocuklarınızın yapboz, lego vb. ile yaptıkları çalışmaları hep birlikte büyük bir keyifle yıkın. Bu onların sonuca değil sürece odaklanmalarını ve anne-babalarının buna kızmadıklarını görmelerini sağlar.

3) “-meli” “-malı” eklerini çocuğunuzun özellikle performansı ile ilgili konularda kullanmayın.

“-meli” “-malı” ifadeleri çocuğa mutlaka karşılanması gereken beklentilerinizin olduğu mesajını verir.

Kendi “-meli” “-malı”larınız düşünün… Kim söylüyor size bunları?

4) Hafta sonları “Üç Komik Hata” oyununu ailecek oynayabilirsiniz. Ailenin her üyesi sıra ile o hafta içinde yaptığı üç komik hatayı ailenin diğer fertlerine anlatır. (Oyuna mükemmeliyetçi çocuktan başlamayın.)

5) Çocuğunuzla kendi zayıf yanlarınızı, hatalarınızı paylaşın. Bunların normal olduğunu ve önemli olanın hatalardan ders çıkarmak olduğunu konuşun. Anne-babasının bile hata yaptığını gören çocuğun kaygısı azalır.

6) Çocuğunuzla bir oyunu kaybeden ya da sınavda başarısız olan çocuğun nasıl hissediyor olabileceğini konuşun.

(Kaybetmelerine rağmen onların aileleri hala onarlı seviyor. Hayatlarına devam edebiliyorlar.)

7) Çocuğunuz kendisine çok yüksek hedefler koyduğunda (tüm derslerden 100 almak, tüm sınavlarda sınıf birincisi olmak, vb.) bu hedeflerinin akılcı olmadığını onlarla konuşun.

Bütün sınavlardan istisnasız mükemmel notlar alan birini gördün mü daha önce?

Her zaman en mükemmeli yapmak ne kadar mümkün?

8) Çocuğunuzun ‘başarılı’ ya da ‘başarısız’ olduğu durumlardaki duygularını konuşmasına fırsat verin.

Duygularını oranlamayı öğretin. Örneğin, “kendimi başarısız hissediyorum.” dediğinde, ona “Duygularına 1 ile 10 asında bir değer ver” diyebilirsiniz.

(En başta 10 diyeceklerdir. Ancak üzerinde biraz daha konuştukça, özellikle mükemmeliyetçi beklentilerinin anlamsız olduğunu fark ettikçe verecekleri puan düşecektir.)

9) Çocuğunuzu, soruların % 80-90’ına cevap verebildiği sınavları için tebrik edin.

Eğer çocuğunuzun kaygı düzeyi çok yüksek ise bu başarıyı daha fazla kutlayın.

Böylece sizlerin ondan her sınavdan 100 beklemediğinizi görmüş olacaklar ve böylece kaygıları azalacak.

Peki, gerçekten beklemiyor muzunuz? J (Bunu kendinize mutlaka sorun.)

10) Çocuğunuzu herhangi bir konuda daha fazla motive etmek istiyorsanız ve bunun için ödül yaklaşımını kullanacaksanız, 100’ü bir kriter olarak belirlemeyin.

Örneğin, odasını toplamasını istediğinizde ve bunu yaptığında ufak tefek eksikliklerin üzerinde durmayın.

11) Sınav öncesinde çok fazla kaygılanan çocuklar için…

- İçinden 20’ye kadar say ve bir yandan derin ve yavaş bir şekilde nefes al ve ver.

- Sınavda başarılı olduğunun hayalini kur.

- Güçlü yanlarının listesini yap.

- Sınavdan istediğin notu alamadığında başına gelebilecek en kötü şeyi düşün.


Ne yapMAmalı? Çocuğunuzun kaygısından sıkıldığınızı ya da bıktığınızı söylemeyin. Öyle hissetmiş olsanız bile bunu kendinize saklayın.

Bununla ilgili örnek verebileceğiniz bir durum var mı? Bir düşünün…

Aşırı derecede koruyucu, destekleyici davranışlardan sakının. Bu ona yardım etmez tersine kaygının sürdürülmesini sağlar.

“Ben öğretmeninle konuşurum, çok heyecanlandığı için yapamamış derim.” (!)

Bunları çocuğunuza söylemeyin:

- Biraz çaba sarf edersen heyecanını kontrol edebilirsin

- Bu kadar kaygılı bir çocuk olman hep bizim hatamız.

- Düşük notlar almanın tek sebebi kaygın.

- Senin için her şeyi yapıyoruz. Daha ne yapmalıyız bilmiyorum!

Çocuğunuzu motive etmek için maddi ödüller vermeyin.

Yapılan araştırmalar, oyuncak, şekerleme gibi maddi şeylerle ödüllendirilen çocukların “aferin”, “bu işi iyi yaptın”, “çaba sarf ediyorsun, en çok da bu hoşuma gidiyor” gibi sözel geribildirimlerle ödüllendirilenlerden çok daha pasif, sorumluluk almaktan kaçınan çocuklar olduğunu gösteriyor. İstendik davranış sözel ödüller verildiğinde daha kalıcı oluyor.

Comments


bottom of page